ÖN SÖZ
Kıymetli Şiir Dostları;
İlk şiir kitabım, “Mavi Sevda /Ahmera” için yazdığım önsözümde;
“Ulvi ve İlahi Aşk; zeka, irade ve güçlü akıl işidir.
Engin, dingin ve dirençli sevda ise sabır ister,
Sabır için elbet yılmaz sarsılmaz bir irade gerekir.
İrade ise ancak güçlü akıldan sadır olur.
Yani, (Aşk=Akıl) dır.
Şair bu sevdanın tercümanıdır.
Şiir ise bu tutkulu sırrın tercümesidir.
İnsanın, insanoğlunun ve insanlığın gece gündüz gidilen en tabi feryadıdır.
Öylesine ki yaşanılan ve yol alınan bu feryat; en lezzetli, en vazgeçilmez ve en ulaşılmaz bir yerdeymişçesine saklanan, dünyanın tadıdır.” demiştim
Açı-Acı ile başlarken söze, Mevlana;“Garibin hikayesini dinlemek için yine bir garip kulağı gerek, zira hayata aynı açıdan değil aynı acıdan bakanlar anlaşabilir.
Misafirsin bu hanede ey gönül/
Umduğunla değil bulduğunla gül/
Hane sahibi ne derse o olur bil/
Ne kimseye sitem eyle ne üzül/
Derman arardım her dem derdime
Meğer derdim bana derman imiş” diye de hepsini özetler ve özümser.
***
Öfkenin, karaciğeri, kederin akciğeri, üzüntünün mideyi, korkunun, böbrekleri, stresin kalp ve beyni, yorduğu[1] yerde bunca çile ve hüzün varken biz de şiire sarıldık;
Şiir; bir an, bir saat, bir gün, bir yıl ve belki de yıllarca gönül köşkünden sızan duygu damlalarıdır…
Şuur içinde ulvi bir dua, ruh pınarından akan yaşanmış mükemmel bir hissiyattır...
Coşkulu yürekte saklanamayan, zapt edilemeyen alabildiğine sessiz, sedasız, kimsesiz bir çığlıktır…
Bir lahza ansız, zeminsiz, zamansız ve mekansızca maveradan masivaya yol alan heyula bir kervandır…
Kalp sarayında zincirlere vurulmuş gizli, gizemli, sır dolu tutkudur, tutuklanan feryattır, figandır...
Ve belki asırların yıllarla, saatlerin de anlarla değiştirilmesi istenmeyecek muazzam bir zamandır...
Kim bilir... belki üst üste çöreklenmiş, muhteşem yoğunlaşmış kristal bir lâhza andır.
Şiir bu, belli mi olur, sevda gözyaşıyla sulandığı bilinmez bir abu hayattır, çiçektir güldür, gülistandır...
Kimi canlara, hayat iksiridir, ilaçtır, merhemdir, devadır, dermandır...
Belki de bunca acı, keder, neşe, tasa, sevinç, ıstırap, tebessüm ve çile; bir İlahi İmtihandır…!
***
Mavi Rüya /Ahmera şiir kitabımızda da yine aynısını söylüyoruz ki; olaya, oluşan, olguya, algıya ve vakıaya tıpatıp ve tamamen uygun olan hazan mevsiminde bir hüzünlü hakikatti. Bizimkisi sadece hakikati hikayeleştirip şiirin dizelelerine dökmekten ibaretti...
Mısralar diyor ya;
Tenezzülsüz gönülden, tebessüm umar Mecnuna
Kırık dökük darma dağın vicdana
İki cihan beklesem vuslata
Çöker asırlık ayrılık
“---Feryat figan hıçkırık hıçkırık …!”
Kavuşamam…
Kıymetli okurlarıma şiir tadında Yüce Mevlam’dan güzel, bereketli, mutlu, umutlu, uğurlu ve şuurlu günler dilerim.
Mustafa ARSLANTÜRK
Şarkışla–02.02.2024
ÖN SÖZ
Kıymetli Şiir Dostları;
İlk şiir kitabım, “Mavi Sevda /Ahmera” için yazdığım önsözümde;
“Ulvi ve İlahi Aşk; zeka, irade ve güçlü akıl işidir.
Engin, dingin ve dirençli sevda ise sabır ister,
Sabır için elbet yılmaz sarsılmaz bir irade gerekir.
İrade ise ancak güçlü akıldan sadır olur.
Yani, (Aşk=Akıl) dır.
Şair bu sevdanın tercümanıdır.
Şiir ise bu tutkulu sırrın tercümesidir.
İnsanın, insanoğlunun ve insanlığın gece gündüz gidilen en tabi feryadıdır.
Öylesine ki yaşanılan ve yol alınan bu feryat; en lezzetli, en vazgeçilmez ve en ulaşılmaz bir yerdeymişçesine saklanan, dünyanın tadıdır.” demiştim
Açı-Acı ile başlarken söze, Mevlana;“Garibin hikayesini dinlemek için yine bir garip kulağı gerek, zira hayata aynı açıdan değil aynı acıdan bakanlar anlaşabilir.
Misafirsin bu hanede ey gönül/
Umduğunla değil bulduğunla gül/
Hane sahibi ne derse o olur bil/
Ne kimseye sitem eyle ne üzül/
Derman arardım her dem derdime
Meğer derdim bana derman imiş” diye de hepsini özetler ve özümser.
***
Öfkenin, karaciğeri, kederin akciğeri, üzüntünün mideyi, korkunun, böbrekleri, stresin kalp ve beyni, yorduğu[1] yerde bunca çile ve hüzün varken biz de şiire sarıldık;
Şiir; bir an, bir saat, bir gün, bir yıl ve belki de yıllarca gönül köşkünden sızan duygu damlalarıdır…
Şuur içinde ulvi bir dua, ruh pınarından akan yaşanmış mükemmel bir hissiyattır...
Coşkulu yürekte saklanamayan, zapt edilemeyen alabildiğine sessiz, sedasız, kimsesiz bir çığlıktır…
Bir lahza ansız, zeminsiz, zamansız ve mekansızca maveradan masivaya yol alan heyula bir kervandır…
Kalp sarayında zincirlere vurulmuş gizli, gizemli, sır dolu tutkudur, tutuklanan feryattır, figandır...
Ve belki asırların yıllarla, saatlerin de anlarla değiştirilmesi istenmeyecek muazzam bir zamandır...
Kim bilir... belki üst üste çöreklenmiş, muhteşem yoğunlaşmış kristal bir lâhza andır.
Şiir bu, belli mi olur, sevda gözyaşıyla sulandığı bilinmez bir abu hayattır, çiçektir güldür, gülistandır...
Kimi canlara, hayat iksiridir, ilaçtır, merhemdir, devadır, dermandır...
Belki de bunca acı, keder, neşe, tasa, sevinç, ıstırap, tebessüm ve çile; bir İlahi İmtihandır…!
***
Mavi Rüya /Ahmera şiir kitabımızda da yine aynısını söylüyoruz ki; olaya, oluşan, olguya, algıya ve vakıaya tıpatıp ve tamamen uygun olan hazan mevsiminde bir hüzünlü hakikatti. Bizimkisi sadece hakikati hikayeleştirip şiirin dizelelerine dökmekten ibaretti...
Mısralar diyor ya;
Tenezzülsüz gönülden, tebessüm umar Mecnuna
Kırık dökük darma dağın vicdana
İki cihan beklesem vuslata
Çöker asırlık ayrılık
“---Feryat figan hıçkırık hıçkırık …!”
Kavuşamam…
Kıymetli okurlarıma şiir tadında Yüce Mevlam’dan güzel, bereketli, mutlu, umutlu, uğurlu ve şuurlu günler dilerim.
Mustafa ARSLANTÜRK
Şarkışla–02.02.2024
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 190,00 | 190,00 |